• image
  • image
  • image
  • image

FAALİYET ALANLARI

Kentsel Dönüşüm
31.05.2012 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 6306 Sayılı Afet Riski Atındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun yürürlüğe girmiş olup, dönüşüm, riskli alan ve riskli yapılar temelinde yapılmaktadır. Riskli alanlar ÇŞB tarafından ilan edilmiş olup, riskli yapılar ise maliklerin başvurusu ile tespit edilmektedir. Tespitin yapılması, alanın imar durumunun kesinleştirilmesi, dönüşüm alanlarında yasayla tanınan bir hak olan tevhidle imar artışının sağlanması, ada bazlı dönüşüm, maliklerle ön sözleşme ve nihai sözleşmelerin hazırlanması, paylaşım esaslarının karşılıklı müzakere ile belirlenmesi, tarafların hak ve yükümlülüklerinin sözleşme ile güvence altına alınması, yapının tamamlanması ve anahtar teslimi ile iskanın alınması başlıca aşamalardır. Kentsel dönüşümde en önemli unsur sözleşme hazırlanması, sözleşmenin yönetimi ve sürecin sözleşmeye göre denetim sağlanarak ilerlemesi ve projenin bitirilmesidir. 

Kamulaştırma Davaları

Kamulaştırma devletin kamu hizmetine tahsis etmek üzere bedeli karşılığında özel mülkiyete konu taşınmazlara el koymasıdır. 4650 sayılı kanunla değişik 2942 sayılı kamulaştırma kanunu ile devlet tarafından yapılacak kamulaştırmalarda uygulanacak usul ve esaslar belirlenmiştir. Bu davalarda idare tarafından vatandaşa teklif edilen bedeller düşük kaldığı taktirde tarafların sunacağı delillere göre mahkemece taşınmazın gerçek değeri tespit edilmekte ve bu bedel karşılığında taşınmazın tapusu iptal edilerek hazine adına tescil edilmektedir. Kamulaştırılan taşınmazın arsa ve arazi olmasına göre ayrı kriterler uygulanarak taşınmazların gerçek değeri tespit edilmektedir. Bu sebeple dosyalara taraflarca -özellikle taşınmazı kamulaştırılan şahıs ya da vekilince - yeterli delil ve hukuki done sunulmadığı taktirde ödenecek bedeller düşük kalabilmektedir. Bunun için bu konuda hukuki destek alınmasının çok büyük önemi vardır. Arsa vasıflı taşınmazlar sunulacak emsalller büyük önem arz etmektedir. Tarım arazilerinde ise gelir metodu uygulanmakta ve kapitalizasyon faizine göre değerlendirme yapılmaktadır.


2-B ARAZİLERİYLE İLGİLİ DAVALAR
2-B arazileri (orman sınırları dışına çıkarılmış taşınmazlar) günümüzün en güncel konularından birisidir. Bu arazilerden tapulu olanlarının birçoğunun resmi tapusu devlet tarafından iptal edilmiş ve halen de iptal edilmeye devam edilmektedir. Ayrıca uygulamada bu konuda vatandaşa bir tazminat vs. de ödenmemektedir. Bu sebeple bu konuda insanların kendilerine tanınan hakları bilmesi ve kullanması gündeme gelmektedir. Konunun giriftliği sebebiyle yüksek yargı kararlarında dahi tam bir içtihat birliği bu güne kadar sağlanamamıştır. Bu konuda özellikle AİHM kararlarının çok büyük önemi bulunmaktadır. Anayasanı 90/2 fıkrası uyarınca tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ile iç hukuk çatıştığı durumda uluslar arası hukuk kurallarına öncelik tanınmaktadır. Bu sebeple uzman hukukçuların desteğiyle bu konuda insanların devlet idaresinden ciddi tazminatlar alabilmesi mümkündür.


Orman Arazileri
Anayasamıza göre ormanlar özel mülkiyete tabi tutulamaz. Bu sebeple orman arazileri için de her ne kadar devlet tarafından tapu verilmişse de bu tapular da yine hazine ve orman genel müdürlüğü tarafından mahkemelerde açılan davalarla tapular iptal edilmekte ve insanlar mağdur edilmektedir. Bu konuda özellikle AİHM kararlarının çok büyük önemi bulunmaktadır. Anayasanı 90/2 fıkrası uyarınca tarafı olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ile iç hukuk çatıştığı durumda uluslar arası hukuk kurallarına öncelik tanınmaktadır. Bu sebeple uzman hukukçuların desteğiyle bu konuda insanların devlet idaresinden ciddi tazminatlar alabilmesi mümkündür.


Kadastro Davaları
Kadastro davaları daha çok şekil içerikli davalardır. Yasal sürelere ve itirazlara dikkat edilerek hak mahrumiyetlerinin önüne geçebilir. Muhtarlıklar nezdinde askıya çıkarılan listelere karşı – eğer gerçeği yansıtmıyorsa, yanlışsa - süresi içinde itiraz edilmeli ve gerekli davalar açılmalıdır.


Kamulaştırmazsız El Atma Davaları
Kamulaştırmasız el atma davaları idarenin (devletin) yasal bir dayanak olmadan özel mülkiyete konu taşınmaza el atamasını ifade eder. Özellikle büyük şehirlerde özel mülkiyete konu gayrimenkullerin bir kısmına yol, kaldırım, park, bahçe yapılması bu sonuçları doğurmaktadır. Bu durumda eğer bir tecavüz varsa mülk sahibi mahkemeye başvurarak taşınmazına el atan ilgili idareden burasının rayiç değerini talep edebilir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi halinde ise ödenen bedel karşılığı el atılan taşınmazın tapusu ilgili idare adına tescil edilmektedir.


İpotek Ve Şüyulandırma Bedelinin Artırılması
Kamulaştırmasız el atmanın yasal halini ifade eder. Buna göre yapılan imar planları ile yapılaşmaya uygun olmayan parseller düzeltilmekte ve İmar Kanunu 18. m. si uyarınca kesintiler yapılmaktadır. Parsellerin düzeltilmesi – imara uygun hale getirilmesi - sırasında bir parselden diğerine eklemeler olduğu gibi bazı parsellerde de eksilmeler meydana gelmektedir. Eklenti yapılan parsel büyüdüğü için değeri artmakta, bir kısmı eksilen parselin ise değeri düşmektedir. İşte burada eklentinin yapıldığı parsel sahibi, m2 si eksilen parsel sahibine bir nevi borçlandırılmakta ve malvarlığı eksilen parsel sahibi lehine malvarlığı artan parsel üzerinde ipotek tesis edilmektedir. Bu ipotek bedeli düşük kaldığı taktirde mahkemeden bu bedelin yükseltilmesi talep edilebileceği gibi, bedel ödenmediği taktirde ise günümüzdeki rayiç değeri talep edilebilmektedir. Eğer eklenti idare adına kayıtlı (genelde belediye) bir taşınmaza yapılmışsa o zaman da şüyulandırma bedeli olarak adlandırılmakta ve bu bedelinde yine artırılması mahkemeden talep edilebileceği gibi, bedel hiç ödenmemişse günümüzdeki rayiç değerinin tazmini istenebilmektedir.


Mutlak Koruma Alanı Ve Su Havzaları
Su havzaları, baraj koruma bantları, derelere yakın kısımlara güvenlik amacıyla kamu yararı gözetilerek hiçbir imar ve yapılaşma izni verilmemektedir. Taşınmazın bu şekilde mülk sahibinin elinden alınmadan tamamen yapılaşmaya ve faydalanmaya kapatılması da bir nevi kamulaştırmasız el atma olarak değerlendirilmektedir. Bu sebeple bu yerlerle ilgili olarak tazminat davalarının açılması mümkündür.


Miras Hukuku ve Aile Hukuku
Doğum gibi ölüm de hayatın bir gerçeğidir. Ölen kişiden geriye kalan malvarlığının – terekenin – mirasçılara intikali ve paylaşımı çoğu zaman büyük ihtilafların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. İntikaller ve özellikle miras taksim sözleşmelerinin daha sonradan başkaca sorunlara mahal vermemesi açısında hukuki destek alınarak yapılmasında büyük fayda vardır. Ayrıca değişen ekonomik, kültürel ve sosyal yapı aile müessesesinde ciddi değişimlere sebep olmuş ve boşanma, velayet, nafaka, babalık vd. diğer davalar sıkça gündeme gelmeye başlamıştır. Yine evlilik birliğinin bitmesinden sonra mal paylaşımının yapılması gerekmektedir. Evlilik birliği başlarken ve evlilik birliğinden sonra mal paylaşımı sözleşmesi yapılabilmektedir. Bu sözleşmelerinde hukuki destek alınarak yapılması gerekir.       


AİHM’e Etkin Başvuru Ve Takip
AY 90 m si uyarınca taraf olduğumuz uluslar arası sözleşmeler ile iç hukuk kurallarının çatışması halinde uluslar arası hukuka üstünlük tanınacağı kabul edilmiştir. Bu güne kadar ülkemizde AİHM’e başvuru konusunda çok sayıda başvuru yapılmış ise de yapılan başvuruların içeriğinin ihtiyaçları karşılar nitelikte olmadığı malümdur. Bu sebeple yapılacak başvuruların içeriğinin hukuki niteliğinin ihtiyaca cevap verir nitelikte olması ve dosyanın gerektiğinde mahkemede takip edilmesi gerekmektedir. HUMK uyarınca AİHM’in Türkiye mahkemelerinin vermiş olduğu kararı hukuka aykırı bulması yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılmıştır. Bu sebeple çıkması nuhtemel tazminatların miktarı ve verilecek kararın hukuki niteliğinin önemi sebebiyle profesyonel bir hukuki destekle bu konuda etkin bir sonuç elde edilebilecektir.  


Vakıf Davaları
Büyük bir imparatorluğun devamı olan ülkemizde Osmanlı zamanından beri vakıfların önemi her zaman için önemini korumuştur. Vakıfların kuruluşu, gelirleri, mal edinimleri, arazileri ayrı bir hukuki rejime tabi tutulmuştur. Vakıf arazileriyle ilgili davalar günümüzde büyük önem arz etmektedir. Sonradan çıkması muhtemel ihtilaflara karşın Vakıf hukukunu ve ilgili müktesebatı bilen uzman kişiler aracılığıyla bu konularda gerekli adımların atılmasında fayda vardır.  


Şirketler Hukuku
Küreselleşen ve büyüyen dünya ekonomisi sebebiyle ülkemizde de ticari işletmeler ciddi anlamda şirketleşmeye yönelmeye başlamışlardır. İş hacmi biraz daha geniş olan ve farklı sektörlerde faaliyet göstermek isteyen şirketler birden fazla şirket yapılanmasına yönelmekte ve bu şirketleri bir holding çatısı altında toplamaktadırlar. Yurt dışından gelen yabancı menşeli şirketlerle ortaklık kurulması, yabancıların ülkemizde taşınmaz mal edinmeleri ve bu durumun tabi olduğu hukuki statü profesyonel bir hukuki desteği zorunlu kılmaktadır. Yine şirket birleşmeleri, devirler ve tasfiyeler de bu konudaki önemli konuların başında gelmektedir.   


Fikri Mülkiyet Hukuku
Teknolojinin gelişmesi, sınai hakların çoğalması insanları yeni fikirler ve projeler üretmeye sevk etmiştir. Bu fikirlerin sahibine fayda sağlaması, üçüncü kişiler tarafından kötüye kullanılmaması ve bu fikirlerden haksız kazanç elde etmemeleri için fikri ürünlerin korunması amacıyla fikri mülkiyet hukuku günümüzde büyük kazanmıştır.


Marka Patent Davaları  
TPE nezdinde marka ve patenti tescilli olan ya da tescil başvurusunda bulunan kişi ve kurumların bu hakları kanunla koruma altına alınmaktadır. Tescili yapılmamışların koruması ise TTK anlamında haksız rekabet hükümlerine göre yapılmaktadır.  


Haksız Rekabet
Serbest piyasa ekonomisinin benimsediği günümüz şartlarında rekabet kaçınılmazdır. Ancak kişi ve kurumların bu rekabeti haksız kazanç elde etmek için hukukun arkasından dolanarak yapmaya çalışanlara kanun tarafından birçok yaptırım konulmuştur.


Finans Hukuku
Bankacılık, BDDK, SPK gibi kurumların gözetim ve denetiminde yapıldığı için ayrı bir hukuksal rejime tabi tutulmuştur. Buradaki özel kanunların iyi bilinmesi ve genel düzenlemelere göre hareket edilmemesi gerekir.


İdari Davalar ve Vergi Davaları
Devlet erki ile şahıslar arasındaki ihtilaflar genel olarak idari yargının görev alanına girmektedir. İdari yargıda ve vergi davalarında dosyalar kanunda sayılan haller dışında genel itibariyle duruşmasız yapılır. Bu sebeple dosyalara sunulacak dilekçe ve delillerin büyük önemi bulunmaktadır.


Ceza ve İnfaz Hukuku
Kamu düzenin sağlanması amacıyla insanların işlediği suçlar yasalarla belli cezalara tabi tutulmuştur. Ancak suçlu insana dahi tanınmış birçok hak vardır. Bu sebeple ceza davalarında hukuki destek alınması kaçınılmazdır.   "


İş Hukuku
İşçi işveren arasındaki ihtilafların çözümünü konu alır. İşçinin daha korumasız olduğu düşünülerek iş kanunu ve yüksek mahkeme kararları genel itibariyle işçiyi korur niteliktedir. Düzenlenecek ibranameler, kıdem, ihbar tazminatları, izinli günlerdeki ücretler ve bunlara uygulanacak faiz miktarları ayrı ayrı belirlenmiştir.